2025
Ayın Yazısı
KÜÇÜKŞEYLER ANAOKULLARINDA NEDEN OKUMA-YAZMA ÖĞRETMİYORUZ?

Anaokulu dönemi, çocukların gelişiminde kritik bir aşamadır. Bu dönemde çocukların sosyal, duygusal ve bilişsel becerilerini geliştirmelerine bütünsel olarak odaklanmak, onların ilerleyen yaşlarda daha sağlıklı olmalarını sağlar. Özellikle okuma ve yazma becerileri ile ilgili yapılan araştırmalar çocukların okul öncesi dönemde okuma yazma becerilerine katkıda bulunacak çalışmaların önemine vurgu yapmaktadır. Okul öncesi dönemde sözel dil becerilerine yönelik çalışmalar gerçekleştirmek, ince motor becerilerini destekleyecek etkinliklere yer vermek okuma yazma becerileri açısından hazırlık niteliği taşımaktadır. Bu sebeple Küçükşeyler Anaokulları olarak okullarımızda okuma-yazma öğretimini değil bu öğrenme sürecine hazır olmalarını sağlayacak becerileri öğretmeyi doğru buluyoruz. Erken dönemde yapılan okuma -yazma öğretiminin bazı olumsuz sonuçlar doğurabileceğini öngörüyoruz. Bu gerekçeleri sizlerle paylaşmak isteriz.

Gelişimsel Açıdan Uygun Değildir

Bilişsel Gelişim Kuramına (Jean Piaget) göre çocuklar farklı yaşlarda dört aşamadan geçerek öğrenme ve düşünme becerilerini geliştirirler. Bu aşamalar, çocuğun çevresini algılama ve anlama süreçlerini şekillendirir. Bu kuram öğretmenlerin öğrenci merkezli ve yapılandırılmış öğrenme ortamları oluşturmasına yardımcı olur. Öğrencilerin aktif öğrenme yoluyla bilgiyi keşfetmeleri ve anlamlandırmaları desteklenir. Çocuklar, anaokulu dönemlerinde oyun yoluyla öğrenmeyi doğal bir şekilde deneyimler.

Bu süreçte, okuma ve yazma gibi akademik becerilerin öğretilmesi, çocukların gelişimsel olarak hazır olmadıkları bir alana yönelmelerine neden olabilir. Bu durum, stres ve kaygı yaratabilir. Çocukların doğal oyun ortamında dil becerilerini uygun ve zengin bir program ile desteklenmeleri daha uygundur.

Oyun Saatleri Azaldığında  Sosyal Gelişim Becerileri Engellenir

Anaokulunda önemli olan, çocukların sosyal etkileşimde bulunmaları ve arkadaşlık becerilerini geliştirmeleridir. Oyun, çocukların dil becerilerini geliştirmelerine ve arkadaşlarıyla iletişim kurmalarına olanak tanır. Okuma- yazma öğretimi çoğu zaman bireysel çalışma gerektirir ve oyun, işbirliği, paylaşma ve problem çözme gibi sosyal becerilerin gelişimini engelleyen yapılandırılmış bir etkinlik olabilmektedir. 

Akademik Baskının Duygusal ve Psikolojik Etkileri

Erken yaşta okuma ve yazma öğretimi, henüz yeterli becerileri gelişmemiş ve yeterli uyarana maruz kalmamış çocuklarda akademik baskı oluşturabilir. Bu baskı, onların öğrenmeye karşı olumsuz bir tutum geliştirmesine sebep olabilir. 

Stres faktörü, çocukların sosyal aktivitelere katılımı, arkadaşlık ilişkileri ve bilişsel becerileri üzerinde negatif bir etki yaratabilmektedir. Olumsuz deneyimler, çocukların ilerleyen yıllarda öğrenme motivasyonunu zayıflatabilir. Çocukların ihtiyaçlarını gözeten, doğal ve zengin bir eğitim ortamında büyüyen çocuklar, kendilerini ifade etme ve sosyal becerilerini geliştirme konusunda daha başarılı olurlar.

Öğrenme motivasyonunun zarar görmesi  okul öncesi dönemde öğrenme isteğini azaltabilir ve öğrenme süreçlerinde olumsuz sonuçlar doğurabilir.  Çocukların ihtiyaçlarını gözeten, doğal ve zengin  bir eğitim ortamında büyüyen çocuklar, kendilerini ifade etme ve sosyal becerilerini geliştirme konusunda daha başarılı olurlar.


Yaratıcılık ve Keşfetmeye Yönelik Merakları Azalır

Çocuklar, oyun oynarken hayal güçlerini kullanırlar ve yaratıcılıklarını geliştirirler. Akademik baskı çocuklarda stres ve anksiyeteye yol açabilir. Bu baskıdan doğal ve yaratıcı süreçten uzaklaşabilirler. Oyun, hayal gücünü besler ve çocukların kendilerini ifade etmelerini sağlar. Genç yaşlarda yaratıcılık açısından zengin bir ortam sunmak, gelecekteki öğrenme süreçlerine de katkıda bulunur 

Özetle, anaokulu dönemi çocukları için en önemli şey; doğal bir öğrenme ortamında güvenli bir şekilde keşif yapabilmeleridir. Bu dönemde akademik baskının olmaması, çocukların sağlıklı bir şekilde gelişmeleri için son derece önemlidir. Zorlayıcı bir Okuma-Yazma öğretimi bu dönemde çocuğun performansı açısından bir baskı oluşturabilir. Çocukların ilgilerini çeken, eğlenceli ve interaktif yöntemlerle öğrenmelerini sağlamak yeterli sözel ve yazılı uyaran aldıktan sonra performansa dönüştürmek onların gelişim süreçlerine daha olumlu katkılarda bulunacaktır. Böylelikle çocuklar, yaşamları boyunca öğrenmeye hevesle yaklaşan bireyler olarak yetişeceklerdir.

KŞA Öğrencileri İlkokul Okuma-Yazma Programı İçin Nasıl Hazırlanıyor? 

Çocukların ilk okuma ve yazma deneyimleri, onların gelecekteki akademik başarıları için oldukça önemlidir. Bu süreçte, çocukların sağlıklı bir hazırlık yapmaları için Akademimiz tarafından hazırlanan Erken okuryazarlık programı uygulanmaktadır. Erken okuryazarlık çalışmalarımızda kendini ifade etme becerisi, ses farkındalığı, harf farkındalığı, kelime bilgisi, yazı farkındalığı, dinlediğini anlama becerisi ve el-göz koordinasyon becerileri çocukların keyif alacağı şekilde planlanır. Çocukların bu çalışmaları sadece masa başı etkinlikler olarak planlanmaz. Kitaplar, dramalar ve alan gezilerinde yazılı materyallere maruz bırakılarak çocukların günlük hayatın içinde okuma ve yazma becerilerini deneyimlemeleri sağlanır. 

Biz Küçükşeyler Anaokulları olarak Erken Okuryazarlık Programını şu şekilde ele almaktayız:

1. Dil Gelişiminin Desteklenmesi 

Çocukların okuma yazma becerileri, dil gelişimleri ile doğrudan ilişkilidir. Onlara çeşitli kitaplar okunması, şarkı, tekerleme ve hikaye anlatımları yapılarak zengin bir dil ortamı sunulur. Planlanan eğitsel aktivitelerle, kelime dağarcıkları gelişecek ve dinleme becerileri artacaktır.

2. Oyun Temelli Etkinlikler ve Doğal Öğrenme Ortamı 

Anaokulu, çocukların oyun yoluyla öğrenme fırsatı bulduğu bir dönemdir. Bu yaş grubundaki çocuklar, dünya ile etkileşim kurarak ve oyun oynayarak öğrenirler. Akademik baskı, bu doğal öğrenme sürecini olumsuz etkileyebilir. Çocukların kendi hızlarında öğrenmelerine fırsat tanımak, bilgiye karşı ilgilerini artırır.

Oyunlarla etkileşim, çocukların iletişim becerilerini ve empati duygularını geliştirmelerine yardımcı olur. Bu da onların ilerleyen dönemlerde sağlıklı ilişkiler kurmalarını destekler. Oyun, çocukların öğrenme sürecinde en etkili yöntemdir. Kelime oyunları ve şarkı sözleriyle oyunlar gibi eğlenceli aktiviteler, çocukların okumaya ve yazmaya karşı olumlu bir tutum geliştirmelerine yardımcı olur. Oyunlar aracılığıyla sesler ve görselleri ile ilgili fonolojik farkındalıkları gelişir. Çocuklara erken yaşta harfleri ve sayıları farkettirmek, okuma ve yazma süreçlerine hazırlık açısından önemlidir. Renkli kartlar, oyun hamurundan  harfler ya da şarkılar aracılığıyla bu kavramları eğlenceli bir şekilde öğrenmelerini sağlanır. Harfleri tanıma ve sesleri ayırt etme yeteneklerini geliştirmek, okumaya başlangıç sağlar.

3. İnce Motor Becerilerinin Geliştirilmesi 

Yazma becerilerinin gelişimi için ince motor becerilerin güçlü olması gerekir. Çocukların el-göz koordinasyonunu geliştirmelerine yardımcı olacak hamur yoğurma, resim yapma, kesme ve yapıştırma gibi etkinliklerle çocukların kalem tutma becerilerinin gelişimi sağlanır. 

4. Olumlu ve Merak Uyandırıcı Eğitsel Ortamlar 

Çocukların okuma yazma konusundaki motivasyonlarını artırmak için olumlu bir öğrenme ortamı oluşturmak son derece önemlidir. Onlara kitaplar sunmak, okuma saatleri ayarlamak ve başarılarını kutlamak, okuma yazma konusundaki heveslerini artıracaktır.

Okul öncesi dönemde çocuklar, okuma ve yazma becerilerine yönelik sağlam bir temel atma fırsatına sahiptir. Bizler Küçükşeyler Anaokulları olarak, çocukların bu becerilerini geliştirirken eğlenceli ve destekleyici bir ortam sağlamayı önemsiyoruz. Performansa dayalı ve öğrenme süreci içerisinde stres yaratabilecek değerlendirmelerden uzak kalmanın gelişimsel açıdan doğru olduğunu savunuyoruz. Çocukların akademik gelişimlerinin doğallığına müdahale etmeden hazır hale gelmeleri önemsediğimiz bir konu olarak programlarımıza yön vermektedir.

Üstün Dökmen Akademi