Sınır koymak dendiğinde çocuklara konulacak sınırlar anlaşılır genelde. Oysa aile söz konusu olduğunda bu yeterli değildir. Bu yazıda ailede üç çeşit sınır olması gerektiğinden söz edeceğim.
1. Çocuklara sınır koymak: Bu dünyada yapılabilecek ve yapılamayacak şeyler vardır. Doğa, trafik, toplum bize bir takım sınırlar koyar. Örneğin yağmur yağarken tepedeki ağacın altında durmamak, trafikte kuralları ihlal etmemek gereklidir. Uyulması gereken bu türden kuralları çocuğa ilk öğretecek kişi anne ve babadır. Yaşamın kurallarını çocuğa öğretmek, diğer bir ifadeyle çocuğa sınır koymak onun öz denetimini, öz yeterliliğini, sosyal becerilerini geliştirir. Neyi yapıp, neyi yapamayacağını çocuğa söylemek ona rehberlik etmektir; bu rehberlik onu belirsizliğe düşmekten korur. Ev içinde veya arkadaş ilişkilerinde çocuğa sınır koymanın birtakım incelikleri vardır. ‘‘Hayır’’, ‘‘Yapma’’ diyerek baskıcı olmak yerine, neyi, niçin yapmaması gerektiğini ona mutlaka açıklamak gereklidir. Bu açıklamanın yanı sıra, bir şeyi yapmamasını söylediğimizde, ona yapabileceği başka bir seçenek sunmamız gereklidir. Örneğin, ‘‘Duvarı çizme, ama bu kağıtları çizebilirsin’’demeliyiz.
2. Ailede karı koca birbirlerine karşı sonsuz yetkiye sahip değillerdir. Eşler birbirlerine, birbirlerinin rızasını gözeterek davranmalıdırlar. Yani eşler arasında da, yerine göre sınır olmalıdır.
3. Kişi, kendi kendisine de sınır koyabilmeli, öz denetim için gayret etmelidir.